MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Çöpler Altın Madeni felaketiyle birlikte Cumhur İttifakı’nın İBB Başkan adayı Murat Kurum ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir. İliç’i konuşuyorken konunun Kurum’un bakanlık dönemine geçiş yapması nihayetinde haksız eleştirilerin sükun etmesi sinsi bir propagandanın tedavülde olduğuna işaret etmiştir. İstanbul’da havlu atacaklarını şimdiden fark eden müflis zihniyetler Kurum’u yıpratmak için devreye girmiştir. Altın madeni felaketinin sızısı yüreklerimizi titretiyorken, çok geçmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sürecinin bir malzemesi haline getirilmesi baştan ayağa yanlıştır, maksatlıdır, utanmazlıktır” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bugün TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan Bahçeli, Erzincan İliç’te geçen hafta yaşanan maden faciasına ilişkin de şunları dile getirdi:
“KONUYLA İLGİLİ HİÇBİR SİSLİ NOKTANIN BIRAKILMAMASI ARZUMUZDUR”
“Heyelan bölgesinde hala riskli alanların varlığı, yeni toprak kaymalarının zaman zaman yaşanıyor olması arama kurtarma ekiplerini zora sokmakta, çalışmalarını aksatmaktadır. Kayaçların içindeki altın cevherini siyanürleyip ayrıştıran, kalan siyanürlü atıkları suyla arındırıp tekrar kullanılmasını sağlayan, yani çok zor şartlarda hela lokmasını arayan işçilerimizin hayata döndürülmesi yegane dilek ve beklentimizdir. Üzgün olsak bile ümitsiz değiliz. MHP olarak 13 Şubat 2024 tarihinden beri Çöpler maden sahasında vuku bulan gelişmeleri yakinen takip ediyoruz. Üzerimize düşen veya düşebilecek her sorumluluğu bihakkın yerine getirmenin samimi niyetindeyiz. Konuyla ilgili hiçbir sisli noktanın bırakılmaması arzumuzdur.
“SORUMLULUĞU SOMUT DELİLLERLE BELİRLENEN KURUM YA DA KİŞİLERİN ADLİ VE İDARİ TEMELDE HESAP VERİLMESİ ACİL VE ELZEM BİR İHTİYAÇTIR”
Kim ne biliyorsa açıklasın da öğrenelim. Ülkemizi töhmet altında bırakan, heyelan bölgesini çıkarlarının ikmali için fırsat kapısı gören kim veya kimler varsa muhakkak görüş ve düşüncelerine müracaat edilmelidir. İkinci Çernobil hezeyanını telaffuz edip siyanür atıklarının Sabırlı deresine akıtıldığını, bu atıkların yağışla beraber Fırat nehrini kirlettiğini söyleyenler iddialarını ispatla mükelleftir. Ağzıyla değil de karnı ile konuşanların şımarıklıkları tahammül sınırlarını aşmıştır. Kayan toprak inşallah kaldırılacaktır, yaralarımız el birliği ile sarılacaktır. Peki insanlığını kaybedenler tekrar eski hallerine nasıl döneceklerdir? Karşımızda çok ciddi bir sorun vardır, ucu nereye dayanıyorsa dayansın sorumluluğu somut delillerle belirlenen kurum ya da kişilerin adli ve idari temelde hesap verilmesi acil ve elzem bir ihtiyaçtır.
“İLİÇ’İ KONUŞUYORKEN KONUNUN KURUM’UN BAKANLIK DÖNEMİNE GEÇİŞ YAPMASI SİNSİ BİR PROPAGANDANIN TEDAVÜLDE OLDUĞUNA İŞARET ETMİŞTİR”
Çöpler altın madeninde geçmişe sari var olan ihmaller zincirinin 13 Şubat faciasındaki payını yok saymak elbette mümkün değildir. Bu kapsamda yürütülen adli soruşturmanın sağlam sonuçlar verebilmesi için hazırlanan bilirkişi raporunun aceleye getirilmesi bir başka tartışma konusudur. Bilirkişi raporunun tekrar ele alınması, yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulması bizim görüşümüze göre akla en uygun seçenektir. Çöpler Altın Madeni felaketiyle birlikte Cumhur İttifakı’nın İBB Başkan adayı Murat Kurum ne hikmetse hedef tahtası haline getirilmiştir. İliç’i konuşuyorken konunun Kurum’un bakanlık dönemine geçiş yapması nihayetinde haksız eleştirilerin sükun etmesi sinsi bir propagandanın tedavülde olduğuna işaret etmiştir. İstanbul’da havlu atacaklarını şimdiden fark eden müflis zihniyetler Kurum’u yıpratmak için devreye girmiştir. Altın madeni felaketinin sızısı yüreklerimizi titretiyorken, çok geçmeden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim sürecinin bir malzemesi haline getirilmesi baştan ayağa yanlıştır, maksatlıdır, utanmazlıktır. Menfur ve melun emel sahiplerinin çabaları boşuna, çırpınışları beyhudedir; Türk milletinin teveccühüyle Ankara altın çağına ulaşacak, İstanbul Muradına kavuşacak, yerel yönetimler zilletin ayak bağlarından mutlaka kurtarılacaktır.
“ÇEVRESİYLE BUZLARI ERİTEN TÜRKİYE, BAŞTA CHP OLMAK ÜZERE ZİLLETE DÜŞEN DİĞER MUHALEFET PARTİLERİNİ KISKANDIRMAKTA”
Cumhurbaşkanımızın geçen hafta gerçekleştirdiği Birleşik Arap Emirlikleri ve bilhassa Mısır ziyareti hakikaten de tarihi niteliktedir. Perişan vaziyette olan muhalefet hangi ezberleri telaffuz ederse etsin, atılan sağlam adımları karalamak için nasıl bir bozuk dil kullanırsa kullansın, biz bu ziyaretin hem doğru hem de zamanlama itibariyle çok yararlı ve yerinde olduğunu değerlendiriyoruz. Türkiye ile Mısır’ın ayrı düşmesi, birbirine sırtını dönmesi, ilişki ağlarının zedelenmesi müşterek tarih ve coğrafyanın bizatihi ruhuna terstir ve bununla birlikte olumsuz faturası da kabarık olacaktır. 2 ülke arasında, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantılarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Ortak Bildirinin imzalanmasının yanında ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkarılma hedefi sevindirici ve umut verici bir gelişmedir. Muhalefet partilerinin koro halinde ‘dün şunu demiştin, bugün böyle diyorsun’ çıkışları Türk dış politikasının yüksek misyon ve vizyonunu idrak ve itiraf edemeyen sefil bir anlayışın hezeyanıdır. Çevresiyle buzları eriten, anlaşmazlıkların düğümünü çözen ve yükseliş halinde olan Türkiye başta CHP olmak üzere zillete düşen diğer muhalefet partilerini kıskandırmakta ve çatlatmaktadır.
“31 MART’TA TÜRKİYE’Yİ DEM’LEMEYE VE DEVİRMEYE ÇALIŞANLARA TÜRK MİLLETİ MÜSAADE ETMEYECEK”
CHP sadece kendi içinde kavgalı değil, Türk milletiyle de sorunludur. Bu CHP’nin yerel yönetimlerde yedek kulübesine çekilmesi, ıslah ve terbiye edilmesi milli bir görevdir. DEM’lenmiş CHP’nin doğrusu ile yanlışı birbirine karışmış, milli ve manevi aidiyeti kalmamıştır. DEM’lenmenin maskesi kent uzlaşması, sandık uzlaşması, Türkiye ittifakı olarak açıklanmaktadır. DEM Parti, artık CHP’nin karar ve kumanda odasına kadar nüfuz etmiş, kimin aday yapılıp yapılmayacağını tayin eden vesayetçi bir konuma sahip olmuştur. Esenyurt’tan Kadıköy’e ve Mersin’in bazı ilçelerine kadar görünen çarpıcı gerçek budur ve aslında her seçim çevresinde adı konulmamış kokuşmuş ittifak ilişkisi DEM’lenen ve boyunduruk altına alınan CHP’nin iç yüzünü deşifre etmiştir. Özgür Beyin irade ve siyasetinin şifreleri DEM’in eline geçmiştir. Kuklalar belli, kuklacılar bilinmektedir. 31 Mart’ta Türkiye’yi DEM’lemeye ve devirmeye çalışanlara Türk milleti müsaade etmeyecek, müsamaha göstermeyecektir. Sırf oy avcılığı uğruna, sırf bazı odaklara şirin ve sevimli görünmek adına milli varlığımızı tartışmaya açmak, etnik ve mezhep ayrımcılığını kamçılamak düşman dilidir, milliyetsizlerin ağzıdır. CHP, DEM’lenmekle ekseninden kaymıştır.
“AZGIN FİYAT ANARŞİSTLERİNİN VE BUNLARIN ARKASINDAKİ FETÖ’CÜLERİN HUKUKEN HESABI SORULMADAN SOSYAL VE EKONOMİK HUZUR NASIL TEMİN EDİLECEKTİR”
Adalet ve hukukun tahribatı devletin zaafına yol açacaktır. Özellikle Anayasa Mahkemesi ile Danıştay’ın verdiği bazı kararların doğrudan devlet onuruna, milli varlık ve güvenliğimizin ruhuna zarar verdiği açıktır. Sosyal, siyasal ve ekonomik istikrarın güvencesi hukuktur. Milletimizin sinir uçlarını tahriş eden, FETÖ’cülerle, PKK’lılara alan açan sözü geçen yüksek mahkemelerin, sıra fiyat istikrarını hedef alan fiyat anarşistleriyle ilgili önleyici kararlar almaya geldiğinde üç maymunu oynaması işgüzarlık ve ikiyüzlülüktür. Ekonomik büyümenin dizginlenmesi, istihdamın geriletilmesi, cari dengenin bozulması için el ovuşturan, fiyat etiketlerini sürekli olarak yukarı yönlü güncelleyen fırsatçıların, azgın fiyat anarşistlerinin ve bunların arkasındaki FETÖ’cülerin hukuken hesabı sorulmadan sosyal ve ekonomik huzur nasıl temin edilecektir? İnsanımızın ekmeğine ve cüzdanına ambargo koyanların yakasından adalet ne zaman tutacaktır?
“DANIŞTAY 5. DAİRESİ ADALET VE HUKUKA GÖRE KARAR VERMEMİŞTİR”
Danıştay 5.Daire’nin FETÖ’den ihraç edilen 387 hakim ve savcıyı tekrar mesleğe iade eden kararı çok tehlikelidir, çok sakıncalıdır, hukuki bir temeli yoktur. Bu dairenin göreve iade kararı verdiği kişiler arasında ankesörlü hatlarla haberleşen, mahrem imamlarla irtibatı olan, ByLock yazışmalarında adı geçen, terör örgütüne bağış yapan, hakkında örgüt üyeliğinden işlem yapılan isimlerin olması nasıl izah edilecektir? Danıştay 5.Daire nereye hizmet etmektedir? Bu karar alınırken 5. Daire üyeleri maklube mi yiyorlar, Haşhaşilerin vaazlarını mı dinliyorlardı? FETÖ’cüleri aklamak vatana, millete ve adalete ihanet değil midir? Danıştay 5. Dairesi adalet ve hukuka göre karar vermemiştir.
“FETÖ’NÜN PROPAGANDASINA ÇANAK TUTULMASI, 15 TEMMUZ’A TİYATRO DENİLMESİ ALÇAKLIĞIN DİBİDİR”
Tam da böyle bir zamanda ahı gitmiş vahı kalmış bir yazar müsveddesi sosyal medya hesabından 15 Temmuz ile ilgili demiş ki: ‘Hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntılarıyla biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu.’ Şayet bu şahıs iddialarının ispatını yapmazsa, şerefli bir Türk savcısının huzurunda yazdıklarını tevsik etmezse dünyanın en namert insanıdır. FETÖ’nün propagandasına çanak tutulması, 15 Temmuz’a tiyatro denilmesi alçaklığın dibidir. Aynı anda Danıştay 5. Daire’nin kararı, işbirlikçilerin iddiaları, ülkemize giriş yaparken 4 FETÖ’cünün yakalanması ve Pensilvanyalı hainin Yusuf Suresi üzerinden gizemli mesajlar vermesi gizli bir toparlanmanın emaresidir. Fakat o günler geçmiştir. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır.
“FİYAT ANARŞİSTLERİ DE FETÖ’CÜDÜR, DÜKKANLARI, EVLERİ KAPANMALIDIR”
MHP olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 8.yargı paketinin, hak arama hürriyetini daha da güçlendireceğinden, kişisel verilerin ve özel hayatın korunmasına yönelik önemli düzenlemeleri ihtiva ettiğinden ve adalet hizmetlerinin etkinliğini artıracak olmasından dolayı destekleyeceğimizi bu vesileyle açıklıyorum. FETÖ ile mücadelede 8 ana başlıkla TSK ve Yargı başta olmak üzere her yere sızdığını ifade etmiştim. Şimdi ona bir 9’uncuyu ilave ediyorum; fiyat anarşistleri de FETÖ’cüdür, dükkanları, evleri kapanmalıdır.”
GÜNDEM
28 Kasım 2024SPOR
28 Kasım 2024GÜNDEM
28 Kasım 2024SPOR
28 Kasım 2024SPOR
28 Kasım 2024GÜNDEM
28 Kasım 2024GÜNDEM
28 Kasım 2024